27 Ağustos 2014, 13:15 New York uçağı ile uzun süredir hayal ettiğim yolculuğum nihayet başlıyor.. Herşey 2012’nin bir Eylül günü hayatın rutinliğinden iyice bezmişken, kendime bir değişiklik ararken, acaba bankada farklı bir bölüme mi geçsem, ya da tamamen farklı bir kuruma mı geçsem, evi satıp Avrupa yakasına mı taşınsam, ya da evlenip çocuk mu yapsam, amuda kalkıp dünyaya tersten mi baksam arayışları içindeyken, kendimi biraz dibe vurmuş hissederken hep aklımın bir köşesinde sadece duran, çok da seslendiremediğim “dünya turu” hayalini bir an neden gerçekleştirmiyorum ki dememle başladı. Hayatımda aldıgım pek çok önemli karar hep böyle anlık olmuştur ve o anları da kolay kolay unutamam..
Tabi yaşadığım bu an’la geziye başladıgım zaman arasında tam 2 yıl var, bu 2 yıllık süreç de zaman içinde şekillendi. Çünkü daha erken yapmayı planladığım geziyle ilgili planların hem fikren hem de madden oturması için bir zamana ihtiyaç vardı. Normalde bu geziyi 5-6 sene önce hatta 20’li yaşlarda yapabilmeyi çok isterdim, ama hiç yapamamaktan daha iyidir diyorum..
Böyle bir geziye karar vermenizle başladığınız zaman
arasındaki süre aslında çok da kolay geçmiyor elbette. Bazen tüm inancınız,
isteğiniz kayboluyor.. Bazen uğraşmanız gereken konular sizi yoruyor, çoğu
zaman hatta sıklıkla dönüşte ne olacağını düşünüp karamsarlığa kapılıyorsunuz.
Böyle zamanlarda bu tür gezileri çok daha önce yapmış kişilerin blogları,
okuduğum kitaplar ve seyahat üzerine izlediğim filmler beni çok motive etti. Kendimi
özellikle motive etmeye, sıkça gezi anını düşünmeye çalıştım. Dönüş konusunu ise
çok düşünmemekle, gelince yaşayıp göreceğiz ve ne kadar kötü olabilir ki diyerek aştım.
Zaten yolculuk fikri kafanıza bir kere girdiyse artık oradan
çıkmıyor ve bir süre sonra verdiği heyecan her şeyle, üstelik de zevk alarak uğraşmanızı
sağlıyor. Şu an yazımda yaptığım hazırlıklara detaylı olarak değinmeyeceğim.
Daha sonraki günlerde bunlarla ilgili bir yazı yazarım, zaten bunu daha iyi
yapan, anlatan başka gezginlerin yazıları da var, ben şimdilik daha çok karar
aşamasına ilişkin bir özet geçmek istiyorum..
İşin öncelikle maddi, bütçe boyutu var, sonra aile
üyelerinin ikna edilip desteklerinin alınması ve elbette gezi için gerekli olan
tüm ihtiyaçların (bilet, vize alınması, rotanın belirlenmesi, arabanın
satılması, evin kiraya verilmesi, işten istifa edilmesi vs) halledilmesi gibi
konular var..
Karar verdiğim gün ilk basta çok hızlı bir şekilde aylık ne
kadarlık bir harcama ile gerçekleştireceğimi araştırdım, (aylık 10.000 TL’mi 1.000
TL’mi ne kadar gerekiyor?) eger kaldıramayacağım bir yükse baştan hiç
uğraşmayayım diye düşünürken hem ucuz seyahat yöntemlerinin olduğunu (az çok
zaten biliyordum) gördüm, hem de gitmeyi planladığım pek çok ülke için vize
derdimin olmayacağını öğrendim. Yani maddi anlamda çok büyük bir engel yoktu.
Sonra ilk olarak kız kardeşimle paylaştım, onun aykırı bir
şey soylemeyeceğini biliyordum elbette ama duyar duymaz arabayı satıp, evi
kiraya verirsin gibi daha baştan işin hazırlık aşamasına atlaması beni
huysuzlandırmadı değil… Bu kadar çabuk bir destek beklemiyordum :)
Ama milleriyle aldığı ucuz NY bileti, anne ve babayı süslü cümlelerle benden
önce ikna etmesi gibi pek çok konudaki yardımları gezi hazırlığındaki en büyük
avantajım oldu. Anne ve babam da sanırım bu oğlan pek normal değil, fazla
üzerine gitmeyelim, gidip gelsin sonra artık baş göz ederiz düşüncesiyle istediğini
yap dediler.. Dolayısıyla bu kısmı beklediğimden kolay hallettim.
Bütçe, para… dünyayı gezmek için zengin olmaya gerek yok.
Sadece bunu yapmak istiyor musunuz istemiyor musunuz sorusuna içten bir yanıt
vermek gerekiyor. Çünkü yanıt evetse başka şeylerden fedakarlık ederek bu
parayı biriktiriyorsunuz. Zaten zengin olma gibi bir derdim de yoktu açıkcası. Ayrıca
nasıl ucuza gezerim, bir yerde nasıl bedava kalırım, hatta gezerken para
kazanabilir miyim araştırmaya başlıyorsunuz.. Onların da yolları var.
Özetle, zor bir karardı benim için ve oyle kısa sürede de
alınmadı. Karşılığında çok konforlu olmasa da yapacağınız geziye kıyasla
oldukça konforlu gözüken bir hayatı bırakıyorsunuz. Ayrıca çoğu kişinin
anlaması da kolay gözükmüyordu, ben bile bazen pek akıllı işi değil diyorum.
İşten ayrılış kararına kadar planımı bilen birkaç kişi vardı sadece. Herşey netleştikten sonra herkese açıkladım ki aslında umduğumdan çok olumlu tepkiler
aldım. Herkesin hayalinde, bir yerlerde hep var anlaşılan.
Ve diğer hazırlıklar.. bunlara sonraki yazımda kısaca
değinmeye çalışırım.
Aşağıda 2 yıl önce 2012 yılında karar verdiğim zaman geziye
daha erken başlayacağım umuduyla yazdığım 2 adet yazı var. İçeriklerini
değiştirmeden onları da yayınlamak istedim.. Şimdilik benden bu kadar, New
York’da görüşmek üzere..
20 Kasım 2012
Başlamak;
Bu satırları yazdıgım
tarih 20 Kasım 2012. Eger bir şeyler gercege donmeye baslamıssa bilin ki siz bu
satırları okumaya baslamıssınız ve tepelerde ya da aşagılarda yazılı olan
tarihte de ben bu yazıyı siteye yüklemişim demektir.
Bir yazar için sanırım
bir romanın ilk satırlarını yazmak ne kadar zorsa benim için de bu satırları
yazmak aynı şekilde zor. Her ne kadar kafasında hikayeyi kurgulamış olsa bile
kitabının ilk cümlesini yazmak aslında son cümlesine kadar geçecek zorlu bir
sürecin de habercisidir. Acaba kaç tane kitap vardır ilk cümlesi yazılıp devamı
gelmeyen, kim bilir belki de yazılanlardan daha çok.
Elbette benim derdim
yazmak değil. Benim derdim gezmek… Ama bu sefer biraz uzunca bir sure, hiç
durmadan gezmek. Uzun süredir -muhtemelen pek çok insanın da hayallerinde olan-
“dünya turu” fikrine 2 ay önce karar verdiğimden beri artık hayal olmaktan
çıkıp “neden olmasın” düşüncesiyle daha somut hale gelmeye başladı. Tabi her
şey için çok erken, çünkü şu anki planım Temmuz’13 itibarıyla başlamak.. ve o
tarihe kadar kim bilir vazgeçerim, yine hayalimdeki yerine geri döner.
İlk basta aklıma gelen
Mart’13 sonu gibi ayrılmak 5-6 ay’lık bir dunya turu yapmaktı. Ama daha sonra
Haziran’13 sonu gibi ayrılıp 10-12 aylık daha doyurucu bir seyahat yapmanın iyi
olacagına karar verdim. Yani yaklaşık 8 ay sonrası… çok uzak… acaba bu kitabın
sonu gelir mi diyen yazar gibiyim… Çözmem gereken çok konu var.. belki de bu
satırlar kimse göremeden çöp kutusuna gidecek.. göreceğiz…
26 Kasım 2012
Neden;
Neden bir insan dünya
turuna çıkmak ister ki… Gezmek, görmek, değişik ülkeler tanımak, değişik
insanlar tanımak... pek çok neden olabilir, ama bunlar 20’li yaslarda henuz
hayatına tam başlamamış insanlar için yeterli olabilir, zaten okudugum
kadarıyla dunya turuna çıkan batıdaki pek çok insan bu yaslarda çıkıyor. Ama 36
yasındayken oyle henuz kendinizi garanti altına alacak büyük bir mal varlığınız
da yoksa, bir anda herseyi bırakıp gitmek istiyorsanız daha farklı nedenlere de
ihtiyacınız var. Neden istiyorum;
Hareket etmek, yürümek
için;
Sanırım vücudumu henuz
güçlü dönemlerinde iken maksimum derecede kullanmak, bundan 10 sene sonra daha
zor yapacagım şeyleri zaman gecirmeden bugun yapmak istiyorum. Sırt çantamla
kalacak bir hostel ararken, Guney Amerika’da dağlara tırmanırken, Uzakdoğu’da
kalabalık şehirlerde yürürken vücudumu sonuna kadar yormak, gece yorgunluktan
uyumak, sonra tekrar kalkmak, yürümek, yorulmak istiyorum…
Rutin giden hayatımı
alt-üst etmek için;
Eminim her insanın
dönem dönem hayatındaki rutinlerden sıkıldığı, bunları değiştirmeye çalıştığı
zamanlar vardır. Tabi bunun şiddeti, değiştirmeye calıstıgı şeylerin de
büyüklüğünü gösterir. Bazen her gün gittiğiniz yolu değiştirirsiniz, bazen
okuduğunuz kitapların tarzını değiştirip farklı kitaplar okursunuz. Bazen de
bir zamanlar sabah 9’da başlayıp gece 12’de, 1’de çıktığınız iş yerinizde 09:00-18:00
mesayi yapmak zor gelmeye, içinde yaşadıgınız ev, mahalle, şehir sizin için
anlamsızlaşmaya başlar. Farklı ülkelerden görmek için kilometrelerce yol kat
edilen dünyanın en güzel şehirlerinden bir tanesi, İstanbul, sizin için pek bir
şey ifade etmemeye başlar. Ama bunun sorumlusu ne işiniz, ne şehriniz, ne de
çevrenizdeki insanlardır. Tamamen kendinizdir. Sanırım biraz nefes almaya, bıraktıklarımı
özlemeye, özetle rutinleşmiş hayatımın dışına çıkmaya ihtiyacım var.
Kaybolmak için;
İçimde inanılmaz bir
kaybolma hissi var hem fiziken hem ruhen.. Fiziken, bilmediğim ulkelerde, kalabalık
insanların arasında yönümü kaybetmek, kaybolmak, kalacagım yeri, bineceğim
uçağı, otobüsü, gideceğim şehirleri kaybedip, bulmaya çalışmak istiyorum. Ruhen
ise, elbette daha önce hiç yasamadığım duyguları yaşamak, düşünmediğim konulara
kafa yormak, yerleşmiş önyargılarımın çoğundan kurtulmak istiyorum.
Daha önce yaptığım
kısa süreli yurtdışı gezilerinde bu duyguyu az da olsa tatmin edebildiğimi çok
iyi hatırlıyorum. Türkiye’de daha önce gitmediğiniz yerlerde ise gezerken bunu
hissedemiyorsunuz. Çevrenizde aynı dili konuşan insanlar, daha önce görmeseniz
bile bir şekilde bildiğiniz yaşam tarzları, sanki hangi yöne gitseniz
kaybolmayacağınızı biliyorsunuz. Evden uzaklaşmışım duygusunu pek
yaşayamıyordum.
Özetle sanırım bugün
bana aşina gelen her şeyi bırakıp bilinmeze doğru yol almak istiyorum. Tabi
filmin sonunda yönümü bulmak kaydıyla..
Gerçekten farklı
ülkeler, şehirler, insanlar görmek için;
Elbette dünyanın
farklı yerlerindeki farklı yaşamları görmek istiyorum. Her geçen gün yasam
tarzlarının birbirine benzediği bir dunyaya dogru gidiyoruz. Farklılık artık
doğallıktan çıkıp pazarlanır bir hale gelmeye başladı pek çok yerde. Ben de bu
dönemde ne kadarını yakalayabilirsem bu farklılıkların artık..
Tabi boyle uzun sureli
bir seyahatin kolay olmayacağını sanırım belirtmeme gerek yok. Büyük bir zevkle
baslayan pekcok insanın bir iki ayda pes edip ülkelerine döndüklerini okudum.
Ama her guzel şeyin bir bedeli vardır, göze almak ve gereklerini yerine
getirmek lazım.
Sevgili Kaya Abi, Facebook'ta Canan ile beraber havalimanindaki resmini görünce ciddi bir yolculuga cikacagini tahmin etmistim sonradan web sayfani da buldum. Senin adina o kadar sevindim ve o kadar heyecanlandim ki anlatamam. Son yillarda biz de cok gezer olduk ve bu tip bir gezinin öncesinde ne sinavlardan gectigini az cok tahmin edebiliyorum, son zamanlarda biz de "bu birkac haftalik gezilerle olmuyor bu is, bi cikip 2 sene gelmemek lazim" noktasinda esimle konusmaya basladik. Bu gezme isi dünyadaki en faydali virus bence, bir girdi mi bunyeye bir daha cikmak bilmiyor ve kendisi ile beraber bünyeyi de gelistiriyor.
YanıtlayınSilGezini heyecanla takip edecegiz, eminim cok keyifli olacaktir ve de zor gunlerin de olacaktir ama hepsi de bu ise dahil Allah yolunu acik etsin, gittigin yerlere bizden selam soyle, kimbilir gezinin bir yerinde dünyanin biryerinde bulusuruz. Bizim de bir gezi blogumuz var gokcedemirci.blogspot.de , bizim daha önce gittigimiz yerlere ugrarsan belki faydasi olur.
Sevgiler, Fatih Demirci
Merhaba Fatih,
YanıtlayınSilMesajına çok sevindim. Canan yakın zamanda sizin gezilerinizden bahsetmişti. Bende sizin sitenize bakmıstım. Eşinle çok keyifli geziler yaptıgınızı gördüm. Hatta en son Patagonya gezi planınız vardı, ama sonrasında geziye dair birşeyler yazdınız mı bilmiyorum. Yazarsanız bana da çok faydalı olur. Ben de sizinle iletişim kurayım istiyordum, çok iyi oldu yazman. Ben 3 ay kadar USA'de kalacagım, sonrasında blogu daha etkin kullanırım diye dusunuyorum. Birbirimizi takip ederiz, bir yerlerde kesişirsek çok güzel olur.
Görüşmek üzere, sevgiler..
Herkesin aklında bir yerlerde var demişsin ya kesinlikle haklısın :)
YanıtlayınSilEvet Seyhan, konusmustuk da hatırlarsan, en azından yapılabilirliğini test etmeye basladık :)
YanıtlayınSilOzgur, 2 sene onceden karar vermissin ve o yazilari yazmissin ya zaten yola cikmissin o zaman aslinda! Yolun acik olsun, hep guzel insanlar ciksin karsina! sevgiler!
YanıtlayınSilÇok teşekkurler Lale, en güzel 2 tanesini kaçırdım :) Siz de Meksikaya gittiniz sanırım. Umarım şu ana kadarki keyfiniz aynen devam eder.. Sevgiler..
SilDevami yokmu?
YanıtlayınSilSevgili Özgür abi
YanıtlayınSilGezmeye ilişkin hislerimi çok güzel ifade etmişsin.
Yolun açık olsun.