 |
Semuc Champey |
Semuc Champey Guatemala’nın milli parklarından bir tanesi. Jungle içinde akan bir ırmak üzerinde doğal yollarla oluşmuş havuzcuklar ve küçük şelalelerden mütevellit bir doğa harikası. Buraya da ulaşmak açıkçası biraz zahmetli. Ama burada
geçirdiğim 2 gece 1 tam gün bu ülkede en çok eğlendiğim gün oldu.
Antigua’dan sabah 8 denilen ancak 9’da gelen shuttle bus’la
(minibüs) yolculuk ettim. Meksika ve Guatemala’da artık kalkış zamanı diye söylenen
saatin üzerine 1 saat, toplam yolculuk diye söylenen zamanın üzerine de 2-3
saat eklemeyi öğrendim :)
Bu arada minibüste boş yerlere de ekleme koltuklar yaparak maksimum yolcu alıyorlar.
Ben de bu rahatsız ekleme koltuklardan birisine oturmak zorunda kaldım, neyse ki yolun
yarısında birileri farklı yerlerde inince normal koltuklara geçtim. Ama orman
içinden giden yoldaki manzaralar muhteşemdi. Öncelikle Semuc Champey’e en yakın
kasaba Lanquin’e ulaşmamız gerekiyor ki yolun son 15-20 km’sini orman içinde
toprak yolda 45-50 dakikada gittik. Sonra Lanquin’de inip 5-10 km uzaktaki
Semuc Champey için çantalarla pikapların arkasına atladık. Çünkü yol daha da
kötüleşiyor, minibüsün gitme şansı yok. Her hostelin ayrı bir pikabı var. Neyse
ki gece 9 gibi hostele ulaştım. Semuc Champey’in hemen dibinde orman içinde
bungalovlardan oluşan bir hostel. Ama wifi yok, sıcak su yok ve saat 22:00’den
sonra elektrik yok. Açıkçası ilk başta rahatsız edici gibi dursa da bu doğal
yaşam içinde gayet normal.
 |
Kaldığım Hostel |
 |
Kaldığım Hostel |
Bu arada yolda gelirken Koreli Soyoung ile tanıştık, 40
yaşlarında ve Seul’de bir tiyatroda aktrismiş. Eşyaları odalara atıp birlikte
hostelin restoranında yemek yiyerek geceyi bitirdik. İlk geceyi 4 kişilik
dormitory’de yalnız geçirdim. Bu arada tüm gece yağmur vardı ve bungalovun
penceresi yoktu sadece kalın kumaştan bir perde vardı, dolayısıyla biraz kalın
giyindim yatarken. Sabah uyandığımda ilk duyduğum su sesleri oldu. Hala yağmur
var galiba pek bir şey yapamayacağız burada diye düşündüm ama sesler hostelin
hemen dibindeki ırmağın sesleriymiş. Sabah gündüz gözüyle doğa çok daha güzel
gözüküyordu.
Akşamdan sözleştiğimizden sabah Soyoung ile birlikte
kahvaltıyı yapıp girişi 1-2 dakika mesafe uzaklıktaki milli parka gittik. Öncelikle yukarıda yer alan ve mirador denilen yere
gideceğiz manzaraya bakmak için. Yukarı
doğru daracık ve pek güven vermeyen yoldan 30 dakika kadar yürüdük,
vardığımızda gücümüz tükenmiş olsa da manzara her şeye değdi. Sonrasında aşağı
inip o havuz görünümlü suyun içinde 2-3 saat kadar yüzdük, ağaçlara bağlanmış
iplerden atladık. İnanılmaz keyifliydi. Sıcak havada, denizde yüzmektense soğuk
ve tatlı suda yüzmekten çok daha keyif alıyorum. Bu arada suyun bir miktarı bu havuzlardan birbirine akarak ilerlerken önemli kısmı bu havuzların altından devam ederek tekrar nehire karışıyor.
 |
Semuc Champey |
 |
Semuc Champey |
 |
Semuc Champey |
 |
Semuc Champey |
 |
Semuc Champey |
Öğleden sonrayı ise yine yürüme mesafesindeki ama nehrin
diğer tarafındaki mağarada geçireceğiz. Bu arada köprüden geçerken 5-6 İsrailli
gencin 6-7 metre yükseklikteki köprüden atlayalım mı atlamayalım mı diye
konuştuklarını görüp biraz onlara takıldık. 1 erkek ve 1 kız gaza gelip atladı,
oldukça keyifli gözüküyordu, sonra ben de gaza gelip köprüden kendimi aşağıya
bıraktım, inanılmaz bir duyguydu :)
Ben atlayınca Soyoung’da atladı. Aslında İsrailli çocuklar videoya çekti ama
çocuğun telefon numarasını kaybettiğimden video yok maalesef.
 |
Üzerinden atladığımız köprü |
Günün 3. aktivitesi belki de adrenali en yüksek olan içinden
ırmağın bir kolunun geçtiği mağarada yürüyeceğiz. Şunu söyleyebilirim ki böyle
bir mağaraya sıradan kişilerin girmesine ne Türkiye’de ne de Avrupa’da izin
verirler, hiç güvenli değil. Burada yaklaşık 15 kişilik grup ve başımızda ne
kadar profesyonel olduğu tartışılır ama mağarayı iyi bilen 25-30 yaşlarında bir rehber
şeklinde ilerledik. Ellerimizde mumlar, yarımıza kadar su, mağaranın içine sıra
sıra girdik. Bazı yerlerde kayalara tırmanıp tekrar suya girdik, bazı yerlerde
su derinleşince yüzmek zorunda kaldık, mumların çoğu söndü tabi. Bir yerde
yukarından akan küçük bir şelalenin içinden yukarı tırmanmak zorunda kaldık ki
yukarıda rehber çocuk herkesi elinden çekmese imkanı yok kimse çıkamazdı. Neyse
yaklaşık 45 dakikalık yolculuğun sonunda küçük bir havuza ulaştık. Ama tabi
birkaç mumum ışığı kadar aydınlıkta. Rehber 3-4 metre yukarıdaki kayalıklara
tırmanıp kendini suyun içine bıraktı. Evet, herkes sırayla yapsın dedi ama 15
kişi içinde önce bir kız, sonra Soyoung ve sonra da ben yaptım. Diğerleri
denemeye bile kalkmadı. Biz de biraz köprüden atlamış olmanın verdiği cesaretle
yaptık ama ben bir daha yapabilir miyim bilmiyorum :) Çünkü tırmanılan yer hem
zordu hem de atlayacağınız su ırmak gibi geniş değil, her yer kayalık. Rehberin
elindeki ışıkla tuttuğu bölgeye atlamanız gerekiyor. Neyse amaç biraz da o
adrenalini yaşamaktı ki fazlasıyla yaşadım.
Günü hostelde güzel bir yemekle bitirdik. Gece odada 2 Alman
kızın gelmesiyle 3 kişi olduk. Onlara birazdan elektriğin gideceğini, sıcak
suyun olmadığını söylediğimde biraz şok geçirdiler. Ertesi sabah yine erkenden yolculuk var, Guatemala’daki son
durağım Flores & Tikal.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme